Uzun Kız, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından harap olmuş Leningrad'da hayatta kalmaya çalışan iki kadının hikayesini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Film, yönetmen Kantemir Balagov'un usta dokunuşlarıyla savaşın insanlar üzerinde bıraktığı psikolojik ve fiziksel travmayı keskin bir şekilde ele alıyor. Hikaye, savaş sonrası parçalanmış bir şehirde, iki yakın arkadaş İya ve Masha'nın yeniden bir araya gelmesiyle başlıyor. İya, uzun boyu nedeniyle 'Uzun Kız' lakabını almış ve savaşın fiziksel yaralarını hâlen bedeninde taşımaktadır. Masha ise savaştan dönen ve geçmişiyle yüzleşmeye çalışan bir başka kurban. İkili, savaşın enkazından yeni bir hayat inşa etmeye çalışırken, derin bir arkadaşlık ve aşk arasında gidip gelen karmaşık bir ilişki içerisinde bulurlar kendilerini. Film, bir yandan savaşın içsel yıkımını incelerken, diğer yandan umut ve dayanıklılığın gücünü de ana tema olarak işler. Balagov'un yönetmenliği altında, karakterlerin duygusal derinliği ve çatışmaları özdeşim kurulan bir noktaya taşınır. Görüntü yönetimi ise filmdeki melankolik ve etkileyici atmosferi güçlendiren bir diğer unsur. Uzun Kız, izleyicilere sadece savaş sonrası bir peri masalı sunmakla kalmaz, aynı zamanda insani duyguların ve bağların karmaşıklığını da büyük bir ustalıkla beyaz perdeye taşır. Film, savaş sonrası dönemin karanlık ve sessiz yanlarını ortaya koyarken, umut dolu bir geleceğe dair bir parıltıni de ihmal etmez. Genel olarak, Uzun Kız, Balagov'un titizlikle işlenmiş karakterleri ve sanatsal sinematografisiyle sinemaseverlere dokunaklı ve unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. Mutlaka izlenmesi gereken bu film, savaşın ardında bıraktığı derin izlerle yüzleşmek isteyenler için bir başyapıt niteliğinde."