"Trendeki Kız", Paula Hawkins'in çok satan romanından uyarlanan ve bizi gerilim dolu bir yolculuğa çıkaran etkileyici bir psikolojik gerilim filmidir. Film, işini ve evliliğini kaybetmiş, alkole bağımlı Rachel Watson'ın günlük tren yolculukları sırasında tanık olduğu olaylar etrafında şekillenir. Rachel, her gün geçtiği bir evde gizemli bir şekilde kaybolan Megan adındaki bir kadını fark eder. Kayıp vakası Rachel'in yaşamını tamamen alt üst eder; çünkü gördükleri ve hatırladıkları, olaylarla ilgili kilit bilgiler içermektedir. Rachel, Megan'ın kaybolmasının arka planını keşfetmeye çalışırken kendisini karanlık sırlar ve beklenmedik olaylarla dolu bir bulmacanın içinde bulur. Film, izleyiciyi Rachel'in kafasının içindeki karmaşık düşünce dünyasına ve alkolizmle mücadelesine yakından tanık ederken, gerilim unsurlarını ustalıkla kullanıyor. Hayal mi, gerçek mi ayrımını yapmakta zorlanan Rachel, kendi zihniyle amansız bir savaş içine girer. Onun gözünden geçmiş ve geleceğin kesiştiği bu hikaye, izleyiciyi sürekli tetikte tutarak şüphe duygusunu doruklara çıkarıyor. Emily Blunt'ın Rachel karakterine hayat verdiği bu yapımda oyunculuk performansları göz dolduruyor. Karakterin içsel çalkantılarını ve duygusal travmalarını ince bir işçilikle perdeye yansıtıyor. Yönetmen Tate Taylor ise görsel anlatım diliyle izleyiciyi adeta trene kilitleyip, onları olayların içine çeken bir atmosfer yaratıyor. "Trendeki Kız", psikolojik gerilim sevenler için kaçırılmaması gereken bir film. İnsanın karanlık yüzeylerine ve sırlarla bezeli olaylar karşısında verdiği tepkilere dair derinlemesine bir kesit sunarak izleyiciyi ekrana kilitliyor. Her anı sürprizlerle dolu bu filmi izlerken nefesinizi tutacağınız çok sayıda an bulunuyor.