The Wackness, 1994 yazında New York'un sıcak sokaklarında geçen bir gençlik hikayesini anlatıyor. Başrollerde Josh Peck'in canlandırdığı Luke Shapiro, yaz tatilini sokakta esrar satarak geçirirken, terapisti Dr. Squires ile beklenmedik bir dostluk geliştirir. Oscar ödüllü Ben Kingsley'in canlandırdığı Dr. Squires, bir yandan kendi evlilik sorunlarıyla boğuşurken, diğer yandan Luke'a rehberlik etmeye çalışır. Film, New York'un o dönemdeki havasını ve gençlerin yaşadığı duygusal çatışmaları ustalıkla yansıtır. Luke, gençlik sancıları ve ailevi sorunlarıyla baş ederken, ilk aşkı Stephanie'ye karşı duyduğu karmaşık duyguları da çözmeye çalışır. Stephanie rolünde Olivia Thirlby karşımıza çıkar; genç kızın Luke'un hayatındaki yeri ve ikisi arasındaki ilişki filmin duygusal derinliğini artırır. The Wackness, yalnızca gençlik arayışlarını değil, aynı zamanda hayatın anlamını arayan yetişkinlerin de hikayesini işlemektedir. Dr. Squires'ın hayatında bir şeylerin eksikliğini hissetmesi ve Luke'un dünyasına adım atarak gençlik anılarını hatırlaması, iki karakter arasında enteresan bir bağ kurar. Filmde dönemin müzikleri adeta bir nostalji yaşatıyor; hip hop ve 90'ların pop müziği, The Wackness’ın ana temalarını vurgulayan önemli bir bileşen. Yönetmen Jonathan Levine, bu müzikal altyapıyı hem karakterlerin iç dünyalarını hem de dönemin ruhunu yansıtacak şekilde kullanmıştır. The Wackness, gerçekçi diyalogları ve samimi performansları ile izleyiciyi etkisi altına alıyor. 90'ların nostaljisini ve gençlik sancılarını yeniden yaşamak isteyenler için keyifli bir seyir deneyimi sunan bu film, hayatın karmaşıklığını anlamaya çalışan yeniden bulunmaya yönelik hikayesi ile izleyicilere derin bir mesaj bırakıyor. Luke'un yaz boyunca yaşadıklarının ardından nasıl değiştiğini izlemek, hayatın gençlere sunduğu fırsat ve tuzakların ne denli etkili olabileceğini gösteriyor. The Wackness, unutulmaz bir gençlik yolculuğu için izlemeye değer bir yapım.
