The Phantom of the Open, gerçek bir hikayeden esinlenerek çekilmiş olan bu film, hayatta hayallerin pesinde koşan insanların hikayesini anlatıyor. Film, amatör bir golfçü olan Maurice Flitcroft'un ilham verici ve komik macerasını gözler önüne seriyor. Maurice, hayatında ilk kez 1976 yılında British Open'a katılır ve bu, golf dünyasında efsanevi bir anı olarak anılır hale gelir. Karakterimiz, golf tutkunu olmamasına rağmen, bu sporu sevmenin ve yeni bir şeyler denemenin heyecanını yaşar. Maurice Flitcroft, bu turnuva için uygun niteliklere sahip olmamasına ve ilk denemesinde en yüksek skoru elde etmesine rağmen, azmi ve kararlılığı ile dikkat çeker. Kendine inancı tam olan Maurice, imkansız gibi görünen bir hedefin peşinden gitmekten çekinmez ve böylece sıradışı bir etki yaratır. Film, sadece bir golf hikayesinden çok daha fazlasını sunmakta ve izleyicilere sebatın ve hayal gücünün önemini hatırlatmaktadır. Hem eğlenceli hem de duygusal anlarla dolu olan The Phantom of the Open, izleyenlere hayallerinin peşinden gitmeleri için ilham veriyor. Maurice Flitcroft'un sıra dışı hayatı, her yaşta ve konumda kişisel hedeflerin peşinden koşmanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Samimi anlatımı ve esin verici hikayesiyle, bu film izleyenleri hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Başarısızlık korkusu taşımadan çabalamayı, denemeyi ve öğrenmeyi temsil eden Maurice, izleyicilere cesaret aşılıyor. The Phantom of the Open, izlenmesi gereken bir başarı hikayesi ve umut dolu bir film olarak öne çıkıyor.