The Little Prince(ss), küçük çocukların dünyayı nasıl algıladıkları ve toplumsal beklentilerin bireysel kimlikleri nasıl etkilediğine dair derin bir anlatı sunuyor. Film, Wang ailesinin küçük oğlu Gabriel'in, cinsiyet rolleri ve toplumsal normlarla ilgili duygusal keşiflerini ele alıyor. Gabriel, babası için endişe verici olan, ancak kendi başına doğallıkla sergilediği feminen davranışları barındıran bir çocuktur. Babası, oğlunun toplumun belirli kalıplarına uymasını arzularken, Gabriel’in okulda yeni arkadaş edindiği Emma, bu kalıplara meydan okurcasına çeşitli etkinliklere katılır ve onunla bir bağ kurar. Film, Gabriel’in Emma ile olan dostluğu aracılığıyla, bireyin yalnızca kendisi olması gerektiğiyle ilgili güzel bir mesaj verir. Ailenin, farklılıklarla barışmanın ve kabul etmenin önemi üzerinde durması ile izleyiciye güçlü bir duygusal deneyim yaşatılır. Yönetmen Moxie Peng, her bir karakterin hislerini ve düşüncelerini o kadar doğal ve etkileyici bir şekilde sunar ki, izleyici kendini olayların tam merkezinde bulur. Görsel estetik ve müzik kullanımı, filme şiirsel bir dokunuş katarak, izleyenlerin kalbine dokunan sahneler yaratır. The Little Prince(ss), yalnızca çocuklar için değil, yetişkinlerin de üzerinde düşünmesi gereken evrensel mesajlar içeriyor. Aile değerleri, kimlik ve bireysel özgürlük konularını ele alarak izleyicilere farklı bakış açıları sunuyor. Film, çocukların en saf ve en dürüst hâlleriyle dünyayı nasıl gördüklerini ortaya koyarken, toplumdaki basmakalıp yargıların nasıl üstesinden gelinebileceğini de gösteriyor. Kısacası, samimi ve düşündürücü yapısıyla The Little Prince(ss), izleyicilerine uzun süre unutulmayacak değerli dersler sunuyor.
