The Best Is Yet to Come, yaşamın beklenmedik anlarına ve dostluğun dönüştürücü gücüne dair etkileyici bir öykü sunuyor. Film, uzun yıllardır ayrı düşmüş iki arkadaşın bir tesadüf sonucu yeniden bir araya gelmesiyle başlıyor. Aralarındaki eski çatışmalar ve tamamlanmamış meseleler ilk başta tekrar yüzeye çıksa da, aralarındaki bağın güçlü olduğunu kısa sürede fark ediyorlar. Film, başkahramanlardan birinin bir hastalık haberi almasıyla derinleşiyor. Bu haber, onları yaşamın anlamı üzerine düşündürüyor ve geride kalan zamanlarını en dolu şekilde geçirebilmek için eğlenceli ve duygusal bir yolculuğa çıkmalarını sağlıyor. Hem karakterlerin içsel yolculukları hem de aralarındaki mizahi diyaloglar, seyirciye hem güldüren hem de düşündüren anlar sunuyor. Film boyunca, başkarakterlerin geçmişindeki hataları telafi etme isteklerine ve yaşamlarına farklı bir bakış açısı katma çabalarına tanıklık ediyoruz. Yönetmen, hikayeyi sıcak ve samimi bir dille anlatmayı başarıyor, bu da seyircilerin karakterlerle yakınlık kurmasını kolaylaştırıyor. The Best Is Yet to Come, dostluk, affetme ve hayatın her anının değerini bilme üzerine odaklanan güçlü bir mesaj taşıyor. İzlemesi keyifli olan bu film, hem duygusal hem de eğlenceli anları harmanlayarak izleyicisine güzel bir deneyim sunuyor. Eğer yaşamın içindeki anlamı sorgulayan ve bizi düşünmeye sevk eden hikayeleri seviyorsanız, bu filmi izlemek sizi tatmin edecektir. Film, hem mizah unsurları hem de dram öğeleriyle dolu bir yapım olarak sinemaseverlerin mutlaka izlemeyi değerlendirmesi gereken bir eser.