1982 yapımı 'Slumber Party Massacre', korku sinemasının kült klasiklerinden biri olarak kabul edilir. Filmin hikayesi, lise öğrencisi bir grup kızın bir pijama partisi düzenlemesi ile başlar. Parti eğlenceli bir ortamda sürerken, gizemli bir katil de onları izlemek için harekete geçer. Bu katil, ünlü bir ruh hastası ve hapishaneden kaçmıştır. Elindeki tehlikeli matkapla kanlı bir katliama hazırlanırken, kızlar sırayla tehlikenin farkına varmaya başlar. Film, kadınların korku sinemasındaki geleneksel mağdur rolünü sorgulayan güçlü feminist alt tonlara sahip. Yönetmen Amy Holden Jones ve senarist Rita Mae Brown bu yapımda, korku unsurlarını kadın bakış açısından yeniden şekillendirerek öne çıkmayı başarıyor. Film, korkunç bir katilin kurbanlarını izleyerek yarattığı gerilim ve korku ile seyirciyi ekrana kilitler. ‘Slumber Party Massacre’, özellikle 1980'ler slasher türünün önemli bir örneği olarak dikkat çekiyor. Basit ama etkili senaryosu, gençlik partileri sırasında vuku bulan gerginliği artırıyor. Karakterlerin yaşadığı korkular, izleyiciye dahi bulaşarak filmi sadece izlemenin ötesinde bir deneyime dönüştürüyor. Film, çekim kalitesi ve müzikleri ile dönemin atmosferini başarıyla yakalıyor. Her karakterin benzersiz kişilik özellikleri, katilin gaddarlığı karşısında onları daha hassas ve empatik birer figür haline getiriyor. Bu da izleyicinin karakterlerle daha derin bir bağlantı kurmasını sağlıyor. Slumber Party Massacre, düşük bütçeli filmler arasında olmasına rağmen izleyicinin dikkatini çekmeyi başarmış ve kendi içinde bir efsane haline gelmiştir. Hem korku sevenler için hem de sinema tarihinde bu türün nasıl evrildiğini görmek isteyenler için izlenmesi gereken bir film olarak öne çıkıyor.
