1960 yapımı klasik korku filmi "Şeytanın Maskesi" (orijinal adıyla "Black Sunday"), Mario Bava'nın yönetmenliğini yaptığı ve gotik korku türünün ikonik bir örneği olarak kabul edilen bir eserdir. Film, Karpatya'da 17. yüzyılda başlayan ve 19. yüzyılda sona eren mistik bir hikaye sunuyor. Ana karakter, Aziz Asa adında kötücül bir cadıdır ve asırlar önce öldürülmüştür. Ancak Asa, lanet ve intikam dolu ruhuyla mezarından kalkmak için fırsat kollar. Film, asil ve korkusuz bir doktor olan Dr. Thomas Kruvajan ve yardımcısı Andre Gorobec'in seyahatiyle başlar. Bu iki karakter, Asa'nın mezarını ziyaret ederken, yanlışlıkla onu hayata döndürmenin yolunu açar. Asa, kalan tüm kötücül güçlerini kullanarak, Gorobec'in sevdiği prenses Katia Vajda'nın bedenine sahip olmak için plan yapar. "Şeytanın Maskesi", o dönemin alışılmış kalıplarını yıkıp yenilikçi bir bakış açısı getiriyor. Mario Bava, filmde gerilimi ve korkuyu yavaş yavaş tırmandırarak izleyiciyi ekrana kilitliyor. Filmin siyah beyaz görselleri, kullanılan ışık ve gölge oyunları sayesinde adeta bir sanat eseri niteliğinde. Gotik atmosferine rağmen, özgün kamera açıları ve çekim teknikleriyle döneminin çok ötesine geçiyor. Filmde, gizem dolu korku sahneleri ve büyüleyici hikaye kurgusu, izleyiciyi heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor. Özellikle Barbara Steele'nin performansı, Asa ve Katia rolleri arasındaki çift karakter geçişiyle izleyicileri derinden etkiliyor ve unutulmaz kılıyor. "Şeytanın Maskesi"ni izlemek, korku sinemasına ilgi duyanlar için kesinlikle bir zorunluluktur. Film, gerilim yüklü atmosferi ve unutulmaz sahneleri ile hem korku meraklılarını hem de sinema tutkunlarını tatmin edecek bir klasik olarak öne çıkıyor. Bu kült korku filmi, izleyicilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor ve korkunun gerçek yüzüyle tanışmaya davet ediyor.
