Mr. Long, Tayvanlı bir suikastçının Japonya’ya kadar uzanan sürükleyici hikayesini anlatıyor. Film, bir görev sırasında beklenmeyen olaylarla karşılaşan Long'un dramatik dönüşümünü konu alıyor. Hatasız ve soğukkanlı bir katil olarak tanıtılan karakterin, bir anda kendini hiç planlamadığı bir olayın ortasında bulmasıyla başlıyor. Long, Japonya'nın kenar mahallelerinden birinde aldığı yeni görevinden sonra, işlerin ters gitmesi nedeniyle kaçmak zorunda kalır. Yaralı ve yalnız kalan Long, gizlenirken yardımına mahallede yaşayan küçük bir çocuk yetişir. Çocuk ve annesi, Long'a yardım ederken, kahramanımızın hayatı bambaşka bir yöne evrilir. Aile ile geçirdiği süre boyunca içindeki şefkat ve aidiyet duyguları gün yüzüne çıkar. Komplike bir suikastçının birdenbire yemek yapma tutkusunu keşfetmesi, hikayenin en dikkat çekici yönlerinden biri. Long, yerleştiği mahallede seyyar noodle satıcılığı yapmaya başlar ve onun noodle'ları beklenmedik bir ilgiyle karşılanır. Özellikle, yemek yapmaktaki ustalığı ve insanlarla sıcak iletişim kurması, Long'un karanlık geçmişinden sıyrılmasına olanak tanır. Film, benzersiz görsel dili ve insan ruhunun farklı yönlerini ele alışıyla dikkat çekiyor. Yönetmen Sabu, karakter gelişimini sahneye kusursuz bir şekilde yansıtırken, şiddet ve empati arasındaki ince çizgiyi ustalıkla sergiliyor. Long’un büyüleyici pasta yapma sahneleri, izleyicilere gastronomik bir şölen sunarken filmin duygusal derinliğini pekiştiriyor. Sonuç olarak, Mr. Long, yemek yapmanın ve topluluk olmanın ne kadar dönüştürücü olabileceğini gözler önüne seren, derin ve etkileyici bir yapım. Her izleyiciye farklı duygusal kapılar açan bu film, izlenmesi gerekenler listesinde kesinlikle yer almalı.
