Maniac, izleyiciyi 1960'ların slasher filmleriyle günümüzün modern korku sineması arasında bir yolculuğa çıkartan, gerilim ve korku dolu bir yapım. Film, özellikle psikopat bir katilin zihin yapısına odaklanmasıyla dikkat çekiyor. Hikaye, baş karakterimizin, rahatsız edici derecede gerçekçi bir bakış açısıyla karşımıza çıkışını sergiliyor. Filmin merkezinde, geçmişinin gölgesi altında hapsolmuş, oldukça sorunlu bir adam var. Bu karakter, izleyicilere sürükleyici bir psikolojik gerilim sunarken, aynı zamanda toplumun karanlık yüzünü de gözler önüne seriyor. Eski ve yıpranmış bir manken dükkanını işleten Frank, aynı zamanda tehlikeli bir saplantıya sahip: Kadınların kafa derisini yüzerek onlardan yeni "arkadaşlar" yapıyor. Frank'in dünyası, fotoğrafçı Anna'nın hayatına girmesiyle alt üst oluyor. Anna, Frank'e görünen masum bir merak ve hayranlık ile yaklaşıyor. Ancak, bu yeni tanışıklık Frank için yeni bir takıntının başlangıcı oluyor. Anna'nın hayatında daha fazla yer edinmeye başladıkça, Frank'in karanlık arzuları da gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Film, karakterin içsel çatışmaları ve yaşadığı şiddet dolu bölümleri gerçekçi bir atmosferde izleyiciye sunarak, korku ve gerilimi doruk noktasına taşıyor. Frank'in sosyal izolasyonu ve zihnindeki hastalıklı düşünceler ona olan empatiyi zorlaştırırken, aynı zamanda merak uyandırıcı bir karakter analizi sunuyor. Yönetmen, izleyiciyi karakterin psikolojik derinliğine çekerken, etkileyici görsel efektler ve ses kullanımıyla filmdeki gerilim dozunu artırıyor. Maniac, cesur hikayesi ve çarpıcı sahneleriyle korku ve gerilim tutkunları için mutlaka izlenmesi gereken bir film. Bu sürükleyici hikaye, izleyicileri kendi sınırlarıyla yüzleşmeye ve toplumun görünmeyen yüzlerini sorgulamaya davet ediyor.
