Mahşer Günü, kıyamet sonrası temaları işleyen çarpıcı bir bilim kurgu ve gerilim filmidir. Filmin hikayesi dünya nüfusunun büyük bir kısmını yok ettiği anlaşılan bir nükleer saldırının ardından, New York şehrinin kalan az sayıdaki sakininin bodrum katındaki bir sığınağa sığınmasıyla başlar. Üst katlarda hayat sona ererken, bodrum katında yeni bir yaşam şekli başlar. Fakat bu yeni hayatta hayatta kalmak için gereken tek şey fiziksel güçten fazlasıdır; akıl sağlığını ve insanlığını korumak da hayati önem taşır. Film; sığınakta mahsur kalan dokuz kişinin, tükendiği noktada birbirine nasıl birer tehdit haline geldiğini, karanlık ve moral bozucu bir atmosferde işler. Karakterler arasında doğan güvensizlik, dışarıdaki tehlikeler kadar içeridekilere de odaklanmamızı sağlar. Özellikle, sığınağın sahibi Mickey, otoritesini korumaya çalışırken beklentiler karşılanamamakta ve liderliği sorgulanmaktadır. Çatışma, film boyunca giderek artan bir gerginlik yaratırken, kapanışa yaklaşırken tüm kontrol patlamasıyla sonuçlanır. Sosyal dinamiklerin ve grup psikolojisinin incelemesi üzerinden yoğunlaşan Mahşer Günü, izleyiciye psiko-sosyal bir deney yaşatır. Aralarındaki bağlar koptukça, hayatta kalma dürtüsünün ne kadar hayvani bir hal alabileceğini gösterir. Yönetmen Xavier Gens, insan ruhunun karanlık derinliklerini katman katman açarken, film görsel olarak da bir şölen sunar. Grafik şiddet ve rahatsız edici sahnelerle dolu olmasına rağmen, film bir yandan da etkileyici bir hikaye sunmayı başarır. Sonuç olarak Mahşer Günü, kıyamet sonrası dünyasına dair oldukça kasvetli bir bakış açısı sunan ve izleyiciyi karakterlerin psikolojik çöküşüne tanıklık etmeye davet eden bir film. Bu karanlık anlatı, insan doğası hakkındaki unuttuğumuz gerçeklere ışık tutar ve her an dik bir yokuşu çıkıyormuş hissi veren, adrenalini yüksek bir izleme deneyimi sunar. Gerçekçi ve ürkütücü bir kıyamet senaryosuyla ilgilenenler için kaçırılmaması gereken bir yapım.
