Kurtlar Sofrası, Neil Jordan'ın yönettiği 1984 yapımı fantastik-korku türünde bir film olarak sinema tarihinde kendine sağlam bir yer edinmiştir. Angela Carter'ın 'The Bloody Chamber' adlı hikâyesinden uyarlanan film, izleyiciyi hayal ve gerçek arasındaki ince çizgide bir yolculuğa davet ediyor. Masalsı bir atmosfere sahip olan film, Rüyalar ve kabuslar arasında geçiş yapan çok katmanlı bir yapı sunuyor. Filmin hikayesi genç Rosaleen etrafında şekilleniyor. Rosaleen, büyükanneannesiyle birlikte rüyalar ve uyanıklık arasında gelip giden garip bir dünyada yaşamaktadır. Büyükanne, ona kurtlar ve insanlar hakkında hikayeler anlatır. Ancak bu masalların çocuk masalları olmadığını, aslında hayatta kalma derslerini barındıran uyarılar olduğunu zamanla fark eder. Bir yandan Rosaleen'in gençliğinin bilinmez dünyasına adım atmasının sembolü olan kırmızı başlıklı pelerin, bir yandan da onun masumiyetinin yok oluşunu simgeler. Filmdeki zengin görsellik, Neil Jordan'ın usta yönetimi ve atmosferik sahne tasarımı ile birleşerek izleyiciye bir masal dünyasında kaybolmuş hissi verir. Kurtlar Sofrası, alışık olunan güzellik ve çirkinliği sorgularken, insan doğasının karanlık yanını açığa çıkarmakta tereddüt etmiyor. Gerçekleştirilen dönüşümler, metaforik ve fiziksel boyutlarda iki farklı dünyanın varlığını gözler önüne seriyor. Alışılagelen kurt adam hikayelerinden farklı olarak, Kurtlar Sofrası, ikonografik öğelerle dolu sembolik anlatımı sayesinde klasik ve modern masalları başarılı bir şekilde harmanlayan unutulmaz bir film deneyimi sunuyor. İzlemek isteyenler için Kurtlar Sofrası, masalsı atmosferiyle dikkat çeken, korku ve gizemin iç içe geçtiği benzersiz bir yapım. Film, izleyicisini düşündüren, görsel olarak tatmin eden ve aynı zamanda belirsiz sona açık kapılar bırakan bir hikaye ile baş başa bırakıyor. Eğer farklı bir sinema deneyimi arıyorsanız, Kurtlar Sofrası'nı mutlaka izleyin.