İlk olarak 1943 yılında izleyiciyle buluşan 'İkindi Tuzakları', Maya Deren ve Alexander Hammid'in ortak yönetmenliğiyle avant-garde sinemanın en etkili örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Film, izleyiciyi rüya benzeri bir ortama taşırken, gerçeklik ve illüzyon arasındaki sınırları sorguluyor. 'İkindi Tuzakları' başkahramanı kadın, günlük yaşamın sıradanlığından çıkarak tekrar eden gizemli bir dünya içine sürükleniyor. Evinde gözlediği sıradan eşyalar ve sıradışı olaylar arasında yaptığı yolculuk, seyirciyi onun psikolojik sürecinin derinliklerine götürüyor. Kapının önündeki anahtar, bir telefon, merdivenlerin sonunda beliren gizemli bir figür gibi tekrarlanan semboller ve olaylar, filmde önemli bir yer tutmaktadır. Filmin en dikkat çekici unsurlarından biri de, Maya Deren'in yenilikçi kamera açıları ve özgün kurgusudur. Bu teknikler, izleyici üzerinde hipnotik bir etki yaratır ve adeta bir rüya içinde hissetmelerine neden olur. Deren, bilinçaltının karmaşık yapısını ve zamanın akışını sinematografik anlatımla başarılı bir şekilde gözler önüne seriyor. Filmde diyalog kullanılmıyor; bu da seyirciyi hikayeye daha fazla dahil ediyor ve kendi yorumlarını eklemelerine olanak tanıyor. Müzik ve ses kullanımı ise, filmin gerilim ve belirsizlik duygusunu artırarak izleyiciyi içine çekiyor. 'İkindi Tuzakları', sinema tarihine damga vurmuş bir eser olarak, hem izleyiciler hem de sinema eleştirmenleri tarafından büyük saygı görmüş ve pek çok yönetmen için ilham kaynağı olmuştur. Gerçeküstü ve deneysel bir sinema deneyimi arayanlar için kaçırılmaması gereken bir yapım olan 'İkindi Tuzakları', izleyenleri uzun süre etkisi altında bırakacak bir görsel şiir niteliğindedir. Bu başyapıtı izlemek, sinemanın sınırlarını zorlayan bu sıra dışı deneyimi yaşamak isteyenler için eşsiz bir fırsattır.