"Hemşire" filmi, 1950'lerin Londra'sında geçen ve insanlık, vicdan, yasalar gibi kavramları derinlemesine inceleyen çarpıcı bir drama sunuyor. Yönetmen Mike Leigh'in ustalıklı anlatımı, filmi izleyen herkesi derinden etkileyen bir duygu fırtınasına sürüklüyor. Başroldeki Vera Drake, toplumun alt tabakalarında sessizce yaşayan bir kahraman olarak karşımıza çıkıyor. Vera Drake (Hemşire) karakteri, gizlice kürtaj hizmeti sunan bir temizlikçi olarak, birçok kadına yardım ederken aynı zamanda kendi aile yaşamının da dengesini sağlamaya çalışıyor. Film, onun bu hizmeti karşılığında aldığı riskleri ve toplumdaki yasaların birey yaşamını nasıl etkilediğini incelikle gözler önüne seriyor. Drake ailesi, kendi halinde, neşeli ve birbirine bağlı bir aile olarak resmediliyor. Ancak Vera'nın yarattığı bu gizli dünyadan habersizler. Film, Vera'nın eylemlerinin fark edilmesiyle hem kendi ailesi hem de yardım ettiği kadınlar üzerinde yarattığı etkileri dramatik bir dille ortaya koyuyor. Leigh'in başarılı yönetimi ve dizginlenemeyen oyuncu performansları, izleyicileri hikayeye çekiyor ve Londra'nın zorlu sokaklarında kısa ama etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Dramın dozunu gün geçtikçe artıran film, yasadışı kürtaj konusuyla toplumsal tabuları sorgularken karakterlerinin duygusal çöküşlerini ustalıkla betimliyor. "Hemşire" filmi, insanın merhamet duygusuyla, yasaların katılığı arasında sıkışmışlığını izleyiciye derinden hissettiriyor. Yine de Vera Drake'in kalbindeki iyi niyet, tüm olumsuzluklara karşı bir umut ışığı olarak beliriyor. Film boyunca, izleyicilerin empati yapmaya zorlandığı bu öykü, bir karakter dramından çok daha fazlasını vaad ediyor. Toplumsal normlar ve değişmez yasalar üzerine düşündüren "Hemşire" filmi, etkileyici anlatımı ve unutulmaz performanslarıyla izlenmesi gereken bir eser olarak öne çıkıyor.