Yasujiro Ozu'nun yönetmenliğini yaptığı 'Doğdum, Ama...' filmi, Japon sinemasının erken dönem şaheserlerinden biri olarak kabul edilir. 1932 yapımı olan bu sessiz film, çocukluk masumiyeti ve toplumsal yapıların çatışmasını incelikli bir şekilde işlemesiyle dikkat çeker. Film, Tokyo'nun banliyölerinden birinde yeni bir başlangıç yapmak isteyen bir ailenin hikâyesine odaklanır.
Ailenin iki küçük çocuğu, şehirdeki yeni hayatlarına uyum sağlamaya çalışırken, sınıf arkadaşları ve sosyal çevreleriyle çeşitli sorunlar yaşarlar. İlk başta oyun oynamak ve macera peşinde koşmak tek dertleri olan bu çocuklar, zamanla yetişkin dünyasının acımasız gerçeklerine tanıklık etmek zorunda kalırlar. Özellikle babalarının iş yerindeki konumunu ve diğerleri tarafından nasıl algılandığını gördüklerinde, babalarına duydukları saygı sarsılır.
Ozu, bu filmi sırasında kamerasını çoğunlukla çocukların göz seviyesine indirerek izleyiciye onların bakış açısını benimsetir. Bu anlatım tekniği, izleyicinin çocukların iç dünyasındaki karmaşaya daha iyi odaklanmasını sağlar. Çocukların toplumsal hiyerarşi ve gücün mekaniği ile tanışmaları, izleyiciye alaycı ama düşündürücü bir şekilde sunulur. Özellikle küçük yaştaki karakterlerin yetişkinlerin karmaşık sosyal kurallarını sorgulamaları ve bu kuralların sahte doğasını açığa çıkarmaları, filmin eleştirel gücünü artırır.
'Filmi izlemek' sadece bir hikâye takip etmek değil, aynı zamanda çocukların gözünden topluma dair derin bir eleştiriye tanıklık etmektir. Film, sessiz anlatımına rağmen güçlü görsel dili ve duygusal derinliği ile izleyiciyi kendi dünyasında kaybolmaya davet eder. Doğdum, Ama... medeniyetin getirdiği sosyal çatışmaları mizahi bir dille ele alırken, insan doğasına dair çarpıcı sorular sormayı başarır. Özellikle sinemaseverler için Ozu'nun klasiğini 'izlemek', sinema dilinin nasıl evrimleştiğine dair eşsiz bir deneyim sunar.