"Dilili in Paris", Kongo asıllı genç bir kız olan Dilili'nin, 1900'lerin başında Paris'e yaptığı büyüleyici yolculuğu konu alıyor. Dilili, Dünya Fuarı'nın yaşandığı dönemde Paris'e ayak bastığında, kentteki olağanüstü hareketliliğe ve sanatla buluşmasına tanıklık eder. Ancak, Paris sadece güzellikleri ve ışıklarıyla değil, aynı zamanda karanlık tarafıyla da genç kız için çeşitli maceralar sunacak.
Hikaye, özellikle dönem tasvirleri ve sanatsal yansımalarıyla dikkat çekiyor. Dilili, Paris'in en ünlü ve en gizemli yerlerinde dolaşırken, şehirde işlenen esrarengiz çocuk kaçırma vakalarını çözmeye çalışır. Bu süreçte Toulouse-Lautrec, Marie Curie ve Louis Pasteur gibi dönemin önemli figürleriyle karşılaşır ve bu mistik dünyada suçları çözmek için onlardan yardım alır.
Film, yalnızca maceraperest bir hikaye değil, aynı zamanda o dönemin toplumsal yapıları üzerinde de düşündürücü bir bakış açısı sunuyor. Dilili'nin kararlılığı ve zekası izleyiciye ilham veriyor ve onun gözünden Paris'in modernleşme sürecini izlerken, tarih ve sanatın birleşimiyle büyüleyici bir deneyim yaşanıyor.
Yönetmen Michel Ocelot'un animasyona kattığı sanatsal dokunuşlar ve detaylı çizimler sayesinde "Dilili in Paris" görsel bir şölen haline geliyor. İzleyiciler için sadece bir animasyon değil, aynı zamanda tarihsel bir keşif niteliği taşıyan film, özellikle genç izleyicilere hikayesi ve karakterleriyle ilham verici olabilir. Paris'in zarafetini ve karanlık yüzünü bir arada sunan bu film, mutlaka izlenmesi gerekenler arasında yer alıyor.