Derisini Satan Adam filmi, kaçak bir Suriyeli mülteci olan Sam Ali'nin yaşamını konu alıyor. Suriye'de yaşanan olaylardan kaçan Sam, sevdiği kadın Abeer’e ulaşmak ve Avrupa’ya gitmek amacıyla oldukça tehlikeli bir yola başvurur. Belçika'nın tanınmış bir modern sanatçısı tarafından keşfedilir ve onun bedeni, bir sanat eserine dönüşür. Bu çarpıcı hikaye, özgürlük ile sanat arasındaki ince çizgiyi sorgulamaya itiyor izleyicilerini. Sam'in hukuk dolu bir odysee yaşamı gelişirken, film, modern dünyadaki etik ve sanatsal değerler üzerine derin düşünceler sunmaktadır. Seyirciye, sanatın insan yaşamı üzerindeki etkilerini sorgulatan film, aynı zamanda göçmenlik ve insan ticareti gibi önemli sosyo-politik temaları da cesurca ele alıyor. Anahtar bir rolde olan Jeffery Godefroi, sanatı aracılığıyla dünyayı değiştirmeyi hayal eden, ancak insanî değerlerin sınırlarını aştığında tehlikeli boyutlara varan bir sanatçıyı oynamaktadır. Kaçmakta olan ama tutsak kalan Sam'in, fiziksel bedeni sergi salonlarında gezinirken, içsel çatışmaları da derinleşir. Kalbi ve ruhu beklenmedik olaylar karşısında mücadele ederken, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin maddeleriyle yüzleşir. Bu mücadele onun özgürlük yolculuğunun merkezinde yer alıyor. Yönetmen Kaouther Ben Hania'nın etkileyici yönetimi ile dikkat çeken bu film, izleyicileri hem görsel hem de duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Derisini Satan Adam, özgün senaryosu ve derin karakter incelemeleri ile çağdaş sinemanın en dikkat çekici yapımlarından biri olarak öne çıkıyor. İzleyicisini düşündüren ve sarsan bu film, mutlaka izlenmesi gerekenler listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Derisini Satan Adam'ı izlemek, sadece bir film izlemek değil, aynı zamanda dünyanın karmaşık sosyo-politik yapısına bir ayna tutmaktır.