Bright Young Things, Stephen Fry'ın 2003 yapımı filmi, Evelyn Waugh'un 'Vile Bodies' adlı romanından uyarlanmıştır. 1920'lerin sonlarındaki Londra'nın sosyetesini ve vahşi partilerini merkezine alır. Film, genç, hırslı ve eğlenceye doymaz karakterlerin parti dolu yaşamlarına odaklanıyor. Ancak elbette, altın çağ gibi görünen bu dönem, karakterlerin gözünden çok daha karmaşık ve hüzünlü anlar sunuyor. Filmin temelini Adam Fenwick-Symes ve Nina Blount'un aşk hikayesi oluşturur. Adam, bir yazar olarak büyük bir kitap yayımlama hayaliyle yanıp tutuşurken; Nina, babası tarafından mali yardımdan mahrum bırakılma riskiyle karşı karşıya kalır. Film ilerledikçe, çiftin ilişkisinin, ekonomik sıkıntılar ve sosyetede var olma savaşı gibi zorluklarla teste tabi tutulduğu görülür. 1920'lerin çalkantılı sosyal ortamında Adam ve Nina'nın etrafında dönen isimler, dönemin rengârenk bir yansıması gibidir: sosyetik figürler, gösterişli yazarlar, ve her türlü eksantrik karakterler. Bu karakterlerin her biri, göründüklerinden daha fazlasını saklarlar; her biri kendi iç çatışmaları ve sırlarıyla yüzleşmek zorundadır. Film, dönemin sosyal eleştirisini yaparken, aynı zamanda görsel açıdan da oldukça etkileyicidir. Dönem kostümleri ve mekan tasarımları seyirciyi geçmişin Londra'sına götürür. Stephen Fry, dönemin ruhunu ve mizahını yakalamakta oldukça başarılı bir iş çıkarıyor. Bright Young Things, mizahi olduğu kadar, trajik yanlarıyla da dikkat çeker. Dönemin ışığı altında parlayan bu 'genç ve parlak' karakterler, aslında toplumun yüzleşmek istemediği karanlıklarla örtülüdür. Bu açıdan film, izleyicilere sadece eğlenceli bir hikaye değil, aynı zamanda düşündürücü bir yorum bırakır. Sonuç olarak, Bright Young Things filmi, dönemin çarpıcı sosyetik hayatını gözler önüne seren fakat alttan alta trajik temaları da işleyen bir yapım. Hem görselliği, hem de karakter derinliklerini ustaca işlerken, izleyiciye hem nostaljik hem de düşündürücü bir deneyim sunar.