"Bright Lights, Big City" filmi, etkileyici bir şekilde 1980'lerin New York'unda geçen dramatik bir hikaye sunuyor. Başrolde Michael J. Fox'un JC karakterini canlandırdığı bu yapım, yaşam tarzları arasında sıkışıp kalmış genç bir adamın; büyük şehrin cazibesi, fırsatları ve tehlikeleriyle dolup taşan dünyasında yerini arayışı üzerine kurulu. JC, bir derginin editörü olarak çalışırken, ailesini ve kendi geleceğini inşa etme sorumluluğuyla yüzleşmek zorunda kalan bir yazardır. Gençliğin verdiği heyecanla partilere ve içki âlemlerine dalan JC, bu parıltılı yaşamın ardında gizlenen boşluk ve yalnızlıkla kendi iç hesaplaşmasını yapar. Film, JC'nin karısı Amanda’nın onu terk etmesini ve annesinin ölümünü nasıl hazmedemediğini derinlemesine ele alıyor. Kendisini sürekli içkinin ve uyuşturucunun kollarına bırakmasının arkasındaki asıl duygusal çatışmalar açığa çıkarılıyor. Çıkmaza doğru sürüklenen JC, bu süreçte kendine uygun bir yön belirlemeye çalışırken, en nihayetinde gerçeklerin acımasız yüzüyle karşılaşır. Michael J. Fox’un olağanüstü performansıyla dikkat çeken bu dram, şehri kuşatan ışıltıların ardındaki karanlık noktaları gösterirken izleyiciyi sorgulamaya itiyor. Işıltılı şehir hayatının cazibesi ve bireysel kırılmalar arasındaki dengeleri irdeleyen "Bright Lights, Big City", izleyicilere yalnızlığın ve kaçışların içyüzünü başarılı bir şekilde aktarıyor. Sonuçta, "Bright Lights, Big City" izleyicisini JC'nin karmaşık dünyasında bir yolculuğa çıkararak, hayatın göründüğü kadar parlak olmadığını ve her ışıltının arkasında bir gölge olabileceğini hatırlatıyor.
