Bliss, modern yaşamın monotoniği ve kişinin inandığı gerçekliğin çarpıştığı bir senaryo sunarak izleyiciyi hem düşündüren hem de duygusal anlamda etkileyen bir film. Filmin merkezinde, boşanmış ve işinden yeni kovulmuş olan Greg karakteri var. Greg, hayatı bir enkaza dönüşmüşken karşılaştığı esrarengiz Isabel'in onu gerçeğin aslında algıladığından çok daha farklı olabileceğine inandırmaya çalışmasıyla değişik bir maceraya sürükleniyor.
Isabel, bizim bildiğimiz dünyanın aslında bir simülasyon olduğunu ve daha güzel, 'gerçek' bir dünyanın var olduğu iddiasıyla Greg'i bir dizi sıra dışı deneyime katılmaya ikna eder. Bu iddianın ışığında, izleyici film boyunca hangi dünyanın gerçek, hangi dünyanın bir yanılsama olduğu sorusuyla baş başa bırakılıyor.
Film, bir yandan aşk, aile ve bağlılık temalarını işlerken, bir yandan da distopik ve ütopik unsurları harmanlayarak oldukça değişik bir anlatı sunuyor. Oyunculuk performansları ise hikayenin derinliği ile birleşince izleyici üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor. Salgılandığı atmosfer, izleyiciye yer yer huzur ve mutluluk verirken, aynı zamanda distopik bir dünyada yaşamanın getirdiği iç bulantısını da hissettiriyor.
Bliss filmi, gerçeklik kavramını sorgulatan anlatımıyla dikkat çekiyor. Özellikle izleyicinin kendi yaşamına dair düşünmesini sağlayan ve bu düşüncelerini derinleştiren bir yapıya sahip. İzleyici açısından filmi neyin daha hakiki kıldığına dair ilginç sorular ortaya atıyor ve bazen cevaptan çok, sorunun kendisiyle meşgul ediyor.
Genel olarak, Bliss'i izlemek izleyicileri hem görsel hem de zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Eğer siz de farklı hikayelerden hoşlanıyorsanız, kesinlikle izlemeniz gereken bir film!