Timbuktu filmi, yönetmen Abderrahmane Sissako'nun ustaca kaleme aldığı ve sahnelediği bir yapım. Film, Mali'deki küçük bir kasabanın, radikal bir İslamcı rejim tarafından ele geçirilmesini anlatıyor. Korku dolu bu atmosferde, kasaba halkının günlük yaşamlarının nasıl sekteye uğradığını gözler önüne seriyor. Hikaye, çölün ortasında göçebe bir hayat süren bir çoban olan Kidane ve ailesi etrafında dönüyor. Onların, kasabadan izole yaşamlarına rağmen, radikal rejimin kontrolü altına girmeleriyle değişen hayatları, izleyiciye dramatik bir şekilde sunuluyor. Film, şeriat kuralları altında yaşamayı kabullenmek zorunda kalan insanların hikayesini açıkça gözler önüne seriyor. Toplumun günlük aktiviteleri, hobileri, hatta sevinçleri bile yasaklanıyor. Kadınların örtünmesi, erkeklerin dış mekan etkinliklerinin kısıtlanması ve müziğin tamamen yasaklanması, kasaba halkının korku dolu yüzleşmelerine sahne oluyor. Bu arka planda, Kidane'nin ailesiyle olan bağı, insanlığın varoluşsal direncini ve umut dolu bir geleceğe dair inancı resmediyor. Timbuktu, sadece siyasi ve sosyal boyutlarıyla değil, görsel anlatımıyla da dikkat çekici. Çölün vahşi güzelliği ile çarpıcı görüntüler, seyirciyi büyülü bir atmosfere taşıyor. Film, sessiz ve etkili bir şekilde, zengin bir metaforik anlatımla, insan ruhunun baskı altındaki inceliğini ve kırılganlığını tasvir ediyor. Karakterler arasındaki duygusal bağlar ve dayanışma, filmi insan odaklı bir drama dönüştürerek izleyiciye, düşmanlık karşısında dayanışmanın kıymetini hatırlatıyor. Sonuç olarak, Timbuktu, izleyiciye zorlu koşullar altında bile umudun ve insanlığın filizlenebileceğini gösteren güçlü bir film. Çarpıcı görselleri, usta oyunculukları ve derinlemesine mesajlarıyla izlenmesi gereken bir yapım. Timbuktu'yu izlemek, korkuyla kuşatılmış bir dünyada dahi cesaretin var olduğunu tüm çarpıcılığıyla deneyimlemek gibidir.